• Telefon : 0 ( 532 ) 711 06 30 | 0 ( 541 ) 711 06 30 | fabe@fabe.biz

İŞ YAŞAMINDA DUYGULARIN DERİNLİĞİ

İŞ YAŞAMINDA DUYGULARIN DERİNLİĞİ

İŞ YAŞAMINDA DUYGULARIN DERİNLİĞİ 1024 682 Faruk BUDAK

Genel yaşamımızda olduğu gibi iş yaşamında da, tepki olarak gösterdiğimiz her duygu, içsel bir ifadenin ortaya çıkışıdır. İnsan, kendi içinde kabul edemediği ya da farkında olmadığı bir tutum ya da inancı kendisine yansıtıldığında, ona tepki verir. Karşılaştığımız ya da birlikte çalıştığımız insanlar, gerçekte o duyguyu bize yaşatanlar değil; duygumuzun yüzeye çıkışında bize hizmet eden aracılardır.

İş yaşamında kıskançlık, içimizdeki yetersizlik duygusunun yüzeye çıkışını ifade eder. Kıskançlığımız gerçekte o insanın başarısından kaynaklanmaz, kendi içimizdeki yetersizlik duygumuzdan ve kendimize güvenemeyişimizden doğar. Kıskandığımız kişi, bize yetersizlik inancımız ile karşılaşmamız için önümüze çıkarılmış bir fırsattır. Dışarıda bizi kızdıran, kıskandıran, öfkelendiren her ne varsa, bunlar içimizde dokunmak istemediğimiz bir parçamıza dokunduğu için, bizde tepkiselliği yol açmıştır. Bunu farkında olmamak içimizde yüzleşmekten kaçtığımız bu inançların kalıcı olmasına ve de o duyguları tekrar yaşama olasılığına sebep olur.

Başkasında yücelttiğimiz ya da yargıladığımız her duygu, asıl olarak kendi hakkındaki inançlarımız ile ilgilidir. Öfkelendiğimiz ya da sinirlendiğimiz her an, aslında içimizde dokunmak istediğimiz bir inancın tetiklenişini yaşarız. Öfkelendiğimiz ya da kızdığımız aslında karşımızdaki insan değil, bizzat kendimizdir. Kabul etmek istediğimiz, kendimiz hakkında inanç ve yargılarımızdır. Fakat bunun yüzeye çıkmasına karşıdaki insan sebep olduğu için, gerçekten de onların suçlu olduklarını düşünür ve kendimizle yüzleşmekten çoğu zaman kaçarız.

Aynı şekilde hissettiğimiz pozitif duygular da, kendimiz hakkında taşıdığımız inançların dürtülmesi ile yüzeye yansır. Başarısını takdir ettiğimiz bir insan, gerçekte içimizde kendi başarımıza inandığımız düşüncesinin yüzeye çıkışında karşılaştığımız bir araçtır. Kendi yetersizliğine inanan bir insan ancak başkasını kıskanabilir. Aynı şekilde kendi başarısına inanan ve kendine güvenen bir insan, başkasının başarısını takdir edip yüceltebilir. Farkında olan bir insan için, hissettiği her negatif duygu iyileşme ve kişisel gelişimi için bir fırsattır.

Bireyin kendisine, karşısındaki insanın onun hangi inancını yüzeye çıkarmada aracılık ettiğini sorması gerekir. Eğer karşıdaki insana verilen tepki negatif ise, bu duygu hisseden kişinin kendi bünyesinde barındırdığı bir inancı keşfetmesi ve onu iyileştirmesi için karşılaştığı büyük bir fırsattır.

Kendini başarı odaklı motive edebilen bireylerin, çevrelerini de motive edebilmeleri kolaydır çünkü hissettikleri motivasyon, onlara bunun kalıcılığını sağlayacak gücü de verecektir. Bilinçlenme yoluna giren bir birey için, yaşadığı her duygu, yüzleşmesi gereken içsel inançların bir zincir gibi yüzeye çıkmasına ve gelişmek için ona fırsat sunmasına sebebiyet verecektir.

İşte bu yüzden, iş yaşamında başarı ve verim için, “farkındalık” olmazsa olmaz bir koşuldur. Kişi kendini tanıdığı, kendisi hakkında sahip olduğu düşünce ve inançları ile yüzleşebildiği ölçüde gelişir. Unutulmamalıdır ki gelişen bir birey, yönetici, müdür kendi ekibindekilerin de gelişmesi için bir aracıdır. Başarı ve verimin amaç edildiği bir ortamda, karşılaşılan her fırsatın bu yönde değerlendirilmesi, başarı ve verimi arttıracağı gibi, hedefe ulaşmayı da kolaylaştıracaktır.

Dr. Faruk BUDAK

Yorum Yazın

error: Site içeriği korunmaktadır!!!!!