• Telefon : 0 ( 532 ) 711 06 30 | 0 ( 541 ) 711 06 30 | fabe@fabe.biz

BİR RİSK YÖNETİMİ HİKAYESİ

BİR RİSK YÖNETİMİ HİKAYESİ

BİR RİSK YÖNETİMİ HİKAYESİ 1024 683 Faruk BUDAK

BURMA’DA BİR YOLCULUK

Birinci Dünya Savaşı sırasında Suriye, Filistin, Irak, Suudi Arabistan cephelerinde İngilizlerle Osmanlı orduları arasındaki muharebeler sonucunda İngilizlere esir düşerek Burma’ya götürülen ve burada şehit düşen Türk askerlerinin esir kamplarını araştırmak maksadıyla gittiğim uzun yolculuğun sonu. Görülmesi gereken yerleri gördükten sonra 28 günlük vize süremin kalan son bir-iki gününü değerlendirmek maksadıyla Andaman Denizi kıyısındaki Chaung Tha Beach’e geliyorum. Bir günlük dinlenmeden sonra başkente dönüş zamanı.

Yarın başkent Yangon’da olmalıyım. Uçağım ertesi gün öğle saatlerinde. Aradaki mesafe,
Burma şartlarında sadece yedi saatlik bir otobüs yolculuğu.

Neredeyse Chaung Tha’da kaldığım son 24 saat boyunca muson yağmurları durmak bilmedi. Gece de bütün şiddetiyle devam ediyor. Defalarca gök gürültüsü seslerinden ve yağmurun şiddetinden dolayı erkenden uyanıyorum. Sabah sabah kötü bir sürpriz. Alafranga tuvalet tamamen su dolu. Burada bir gün daha kalmak zorunda olsaydım tuvaleti kullanma imkânım olamayacaktı.

Otobüsüm yağmurun şiddetinden dolayı yarım saat gecikmeyle geliyor. Resepsiyoncu çocuk yardımcı olup sırtçantamı otobüse taşıyor. Yola çıkıyoruz.

Yaptığımız yolculuk asfalt zeminde yapılan bir Camel Trophy gibi. Yer yer toprak kaymalarının, devrilmiş ağaçların arasından, küçük derelerin içine girerek devam ediyoruz. İlk yarım saatin sonunda, yol boyunca devam eden nehrin taştığını, geçmemize imkân vermeyecek şekilde asfalt yolu kapattığını görüyoruz. Şoför, karşıya geçmenin tehlikeli olduğunu söylüyor. Beklemeye başlıyoruz. Eğer yağmur diner ve sular da çekilirse Yangon’a gidebileceğiz.

Üç saatlik beklemenin sonunda su seviyesi düşeceğine sürekli yükseliyor. İlk durduğumuzda yüz metre kadar uzakta olan su seviyesi, devamlı yükselerek otobüse kadar ulaşıyor. Chaung Tha’ya geriye dönüyoruz.

Otobüs ancak ertesi sabah, yani 24 saat sonra Yangon’a gitmek için hareket edebilecek. Tabi o da nehir suları çekilirse. Bu da benim uçağımı kaçırmam anlamına geliyor. Yaşadığım bu durum tam bir bilinmeyen risk. Yaklaşık bir aylık süre içinde neredeyse hiç yağmura yakalanmamıştım ve herkes bu sene yağışın çok az olduğunu söylüyordu. Neredeyse 36 saate varan aralıksız yağmur bu coğrafyada pek olağan değil. Telaşlanmaya başlıyorum.

Bir risk kabullenmesi (acceptance) yaşayıp ertesi günü beklemenin bedeli çok yüksek olacak. Bu da asla istemediğim bir şey. Sabahtan beri Yangoon yolculuk projemi bu riskten nasıl koruyabilirim diye work-around planları (bilinmeyen riskler için önlem stratejilerinden biri) düşünmekteyim. Riskin sonuçları ve şiddeti oldukça ağır. 28 günlük turistik vizeyi uzatma imkanı yok. Bir askeri dikta ülkesinde yeşil pasaportumun yaratacağı ikincil risklerle uğraşmak zorunda kalacağım. Zamanında Bangkok’ta olamazsam İstanbul uçağını kaçırma olasılığı çok yüksek. Yüksek sezon olması nedeni ile hem Tayland, Hem de Türkiye uçağında yeni bir uçak bileti bulma şansı çok zayıf ve Türkiye’de beni bekleyen yığınla iş var.
Ne yapabileceğimi, bu nehir engelini nasıl aşabileceğimi soruştururken üç nehri teknelerle aşıp köylerin arasındaki toprak yolları kullanarak 40 kilometre uzaklıktaki Pathein kentine ulaşabileceğimi, yolun Pathein’den sonraki bölümünün de asla muson yağmurlarından etkilenmeyeceğini öğreniyorum. Chaung Tha’da bulduğum iki genç bu işi halledebileceklerini, sırtçantam için ikinci bir motor ayarlayabileceklerini söylüyor. İyi fikir ama istedikleri rakam oldukça yüksek. Uzun pazarlıklar sonucu ortak bir noktaya gelebiliyoruz. Bereket, beklenmedik riskler için contingency reserve’de epey bir para tutuyordum.

Sırtçantamı bir naylon örtüyle sıkıca sarıp diğer motosikletin üzerine güzelce bağlıyoruz. Ben de yağmurluğumu üzerime geçiriyorum. Hala yağmur yağmaya devam ediyor.

Plajın sonunda yer alan balıkçı köyündeki polis noktasına gidiyoruz ilk önce. Yabancı olduğum için kayıt edilmem gerekiyor. Küçük tekne kıyıya yanaşınca diğerleri ile birlikte suya girerek biniyorum. İki motosikletin taşınması ve tekneye yüklenmesi zor oluyor.

Açıktan gelen sert rüzgâr nedeniyle nehir ağzında iri dalgalar var. Bu risk önlem planının (Work-around plan) uygulanmasının da kendine göre doğurduğu ikincil riskler var. Örneğin nehir üzerinde sert rüzgar ve motosikletlerin denge problemi nedeni ile devrilmemiz yada bu ıssız köy yollarında motosiklet sürücüleri tarafından soyulmam gibi. Sırtçantamı taşıyan motosikletin sürücüsü, aracın devrilmemesi için üzerinde oturup ayakları ile teknenin her iki tarafından destek alıyor.

Karşıya yanaşıyoruz ama bir iskele yok. Suya girip kıyıya yürümek gerekiyor. Yerler çamur içinde. Ayaklarımı temizleyip çorap ve ayakkabılarımı giymek kolay olmuyor. Motosikletlere atlıyoruz. Küçük köylerin, pirinç tarlalarının arasından devam edip harika bir kumsala çıktığımızda her iki sürücü de kornalara basıp bağırmaya başlıyorlar. İkinci nehir ağzındaki tekneciyi ikaz etmeye çalışıyorlarmış. Yine de uzunca bir süre beklemek zorunda kalıyoruz. Hindistan cevizi ağaçları ile dolu bu bakir kumsalın güzelliğini görebilecek durumda bile değilim.

Bu seferki tekne, daha küçük ve motorsuz. Yine aynı şekilde, suya girerek biniyoruz. Motosikletler yükleniyor. Yavaş yavaş karşıya geçiyoruz.

Şimdiki etabımız mola vermeksizin devam edecek. Köylerin arasından geçtikten sonra jumbo karides yetiştirilen büyük çiftlikler çıkıyor karşımıza. Nihayet asfalt yola çıkabiliyoruz. Ama daha epey bir yolumuz var. Dördüncü saatin ortalarına doğru yağmurdan ve çarpan serin rüzgârdan dolayı üşümeye başlıyorum.

Nihayet Pathein’e varıyoruz. Kalkmak üzere olan bir otobüs var. İki motosikletçime kalpten teşekkür ediyorum. Pantolonumun paçaları dizlerime kadar kum içinde ve ıpıslak. Koltuğuma oturur oturmaz hiç yapmadığım bir şeyi yaparak ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkartıyorum.

Dört saatlik yolculuk çabucak geçiyor. Nihayet Yangon’dayım. Muson mevsiminde gelmenin ve “off the beaten track” olarak adlandırılan turistik destinasyonların dışına çıkmanın bedeli. Ama gerçekten müthiş bir maceraydı. Sonuç; zamanında Yangon’a varış, biraz macera, biraz stres. Projeler zaten stresli ortamlardır

Dr. Y. Müh. FARUK BUDAK

Yorum Yazın

error: Site içeriği korunmaktadır!!!!!